Fizyoteam Fizyoterapi Uygulamaları

BEL OMURLARI MEKANİK YAPISI

Vertebra cisminin yük taşıma kapasitesi çok yüksektir. Her omur benzer yapıda olduğu gibi aynı zamanda bölgeye göre spesifik bazı özellikler bulundurabilir. Vertebraların boyutlarına göre cisimlerinin dayanma kapasitesi değişmektedir. Baş bölgesinden pelvise doğru indikçe kapasite artmaktadır. Vertebra cisminin dayanma kuvveti 40 yaştan sonra kemik doku kaybına bağlı olarak azalır. Aslında bu durum 33 yaşından sonra ufak çaplı yıkım reaksiyonu ile başlar, 40’lı yaşlara gelince hissedilecek seviyeye gelir.

Yük transferi 2 yolla olur;

  • Kortikal Çatı
  • Trabekül kemik

Trabekül kemik vertebra yükünün %50 sinden sorumludur. Trabekül kemikte kayıp olursa kortikal kemiğe binen yük artmaktadır. Trabekül kemik yükün yarısını aldığı gibi darbe emilimini sağlar. Bu yüzden yaşa bağlı kemik yoğunluğu azalmasına karşı önlem olarak aktif spor yapılmalıdır. Wolf kanununa göre yüklenme yaptıkça kemikteki üretim tetiklenicektir.

İNTERVERTEBRAL DİSK

Vertebralar birbirine diskler ile bağlanır. Diskler vertebra için hareket kabiliyetinin en önemli kısmını oluşturmaktadır. Diskler bölgeye göre büyüklük ve hacim olarak değişiklik göstermektedir. Diskler Lomber Vertebra’nın 3/1 ini oluşturmaktadır. Disklerin darbe emilimi noktasında önemli bir görevi vardır. İçi sıvı jel kıvamında olan bu yapı darbe emilimini etkilemektedir.

Disk yapısı;

  • Annulus Fibrozus
  • Nükleus Pulpozus

Annulus Fibrozus fibroelastik ağ yapısındadır. Bu sıklıkla oluşmuş lifler disk yüzeyi ile 30 derecelik açı yapacak şekilde komşusu ile ters yönde sağlam bir yapı oluşturmaktadır. Bu dizilim şekli vertebraların birbiri üzerine yuvarlanma hareketini yapmasını sağlar. Diskin elastik özellikleri Annulus Fibrozus katmanından gelmektedir. Aynı zamanda bu yapı esnektir. Annulusun dışı tip 1 kollajenler ile çevrili iç yapısı ve nükleus pulpozus kısmı ise tip 2 kolejen yapısından oluşmaktadır. Annulus ta gerilme güçlerine karşı direnç tip 1 kollajenler ile kompresyon gibi kuvvetlere direnç ise tip 2 kollajenler tarafından sağlanmaktadır. Tip 1 lifler daha çok sıvı içerik ile doludur.

 

Nükleus pulpozus %80-90 sudan oluşmaktadır. Damardan yoksun olduğu için beslenmesi difüzyon yolu ile gerçekleşir. Sıvı dengesini çevresi ile alışveriş ile sağlar. Jel yapısı içeriği ile emme basıncı ile yoğunluğunun 9 katı kadar suyu kendine çekip hapsedebilir. İntervertebal disk hareketli bölümün stabilitesinden sorumludur. Tüm omurga hareketlerinde yükü taşıyan yapıdır. Statik ve Dinamik olarak tüm yüklenmelere dayanarak yükü diğer vertebraya güzel bir şekilde aktarır. 30 yaş ve sonrasında disklerin beslenmesinde ve protein yapısında bazı değişiklikler olur. Bu değişiklikler ile osmotik yapısı yani sıvı bağlama kapasitesinde azalmalar görülür. Yaşa bağlı olarak ya da vücuda yüklenmeye göre annulus fibrozusun fibroz dokusunda artmalar meydana gelir. Elastikiyetini yitiren disklerin şok emici özelliğide azalmaktadır.

 

FASET EKLEMLER

Faset eklemler meneteşe tipi yapıdadır. Omurga yapısında kuvvetin aktarımı ve dağıtımında büyük bir görevi vardır. Omurgadaki bölgelere göre farklı açılanma yapmaktadır. Servikalde 45, Torakalde 60 ve Lomber bölgede 90 derece açı yapmaktadır. Vertebranın arka bölümündeki yapılar diski rotasyonlarda oluşabilecek deformasyonlara karşı korur. Diskte oluşacak deformitelerden faset eklemlerde etkilenir. Omurganın pozisyonuna göre diskin ve fasetlerin yük taşıma oranları değişmektedir. Fasetler özellikle omurga hiperextensiyon pozisyonunda daha fazla yük taşırlar. Gövde flexion pozisyonunda ise rahatlar ve bazı açılarda sıfıra kadar düşebilir.

 

FELÇLİ HASTANIN TEDAVİSİ ?

Felç Hastası Nasıl Ayağa Kalkar?

Felç geçiren hastaların ayağa kalkması pek çok kişinin düşündüğü gibi imkansız bir olay şeklinde görülmemelidir. Felçli hastaların geçirdiği inme ve beyin hasarı sebebiyle yürüme yetisinin kaybetmeleri neticesinde tekrar yürüyebilmeleri için bazı tedavi yöntemlerini uygulamaları gerekmektedir. Bu tedavi uygulamalarının başında da özellikle inme geçiren hastalarda çok başarılı sonuçlar sağlayan fizik tedavi yöntemleri gelmektedir.

İnme, dakikalar içinde beyinde vücut koordinasyonu ile ilgili bazı bölgelerde ciddi hasarlara neden olmaktadır. İnme nöbetinden sonra yürümek, yemek yemek ve konuşmak gibi yetenekler beyindeki sinir hücrelerinin ölümü ya da beynin vücutla ilgili komuta merkezinin zarar görmesi sonucu yitirilir.

Felçli Hasta Nasıl Yürütülür?

Felçli hastanın yürütülmesi konusunda öne çıkan modern tedavi yöntemleri bulunmaktadır. İnme geçiren ve felç olan hastaların vücudunun sol veya sağ tarafındaki kol ve bacaktaki kuvvetsizlik meydana gelmesi yürümeyi zorlaştırır. İnme  geçirmiş hastaların ayaklarını yere bastıklarında normaldeki gibi basınç hissini alamamaları mümkündür. Bu da normal şekilde yürümelerinde ve ayakta denge kurmalarında büyük bir engel olarak görülmektedir.

Beyin hasarı ya da inme geçirmiş bir kişinin yürümesini olumsuz etkileyen çok sayıda etken bulunduğunu söylemek gerekir. Bunlar arasında;

  • Beyincik hasarı sonucunda ortaya çıkan denge bozukluğu,
  • Kaslarda görülen güç kaybı,
  • Vücut ve çevre algısının bozulması,
  • Görme problemleri,
  • Duyu ve hissiyat bozuklukları,
  • Kaslar arasında koordinasyon kayıplarının yaşanması

gibi sebepler öne çıkabilmektedir. Felçli hastaların yürütülmesi konusunda en etkili tedavi yöntemlerinin başında fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları gelmektedir. İnme geçiren ve beyninde hasar oluşan hastanın hayati tehlikesi sonlanır sonlanmaz vakit kaybetmeden profesyonel şekilde gerçekleştirilen fizik tedavi hareketlerine başlaması gerekmektedir. Fizik tedaviye başlama süresi genellikle hastanın mevcut sağlık durumuna göre belirlense de ikinci gün ya da ikinci hafta arasında bir zaman aralığında başlanabilir.

Felçli Hastalara Özel Yürüme Egzersizleri

Felç geçiren hastalara özel yürüme egzersizleri, bu alanda deneyimli ve uzmanlığı bulunan fizyoterapistlerimiz tarafından hastalara özenle tatbik ettirilmektedir. Firmamızın bünyesinde rehabilitasyon ve fizik tedavi hizmetleri alan hastalarımıza uygulanan özel yürüme egzersizleri sayesinde kısa sürede faydalı sonuçlar alınması mümkün olabilmektedir.

Sağ kol ve bacakta felç geçiren hastalarda, tıbbi literatürde afazi adı verilen konuşma ve anlama bozukluğu meydana gelebilmektedir. Bu durumda hastalar, yürüme egzersizleri esnasında "ayağını kaldır" gibi sözleri idrak etmekte zorlanabilir. Bu konuda alanında uzman olan firmamızın deneyimli fizyoterapistleri, hastaları elleri ile yönlendirip onlara komutlar vererek hastaların başarılı bir şekilde yürüme egzersizlerine katılım göstermesi sağlanmaktadır.

Felçli Hastaların Ayaklarına Fizik Tedavi

Felçli hastaların ayaklarına fizik tedavi uygulamaları da bu alanda deneyim sahibi ve uzmanlaşmış kişilerin başarılı bir şekilde gerçekleştirdiği tedavi yöntemleri arasında yer almaktadır. Tecrübeli fizyoterapistlerimiz tarafından hastalarımızın ayaklarına uygulanan tedavilerden bazıları şunlardır:

  • Ekstansör ve fleksör germe hareketi,
  • Misket kavrama hareketi,
  • Havlu ile çekme hareketi,
  • Ayak parmakları ile vurma hareketi

Ayakta Durma ve Denge Egzersizleri

Ayakta durma ve denge sağlama egzersizleri de felç geçiren hastaların yeniden yürüyebilmelerinde önemli katkılar sağlamaktadır. Bu sebeple alanında uzman fizyoterapist kadrosuyla firmamızın hastalarına uygulanan bütüncül tedaviler sonucunda inme geçiren hastaların kısa sürede yeniden yürüme kabiliyetlerini kazanabilmeleri mümkün olabilmektedir.

Fizyoterapistlerimizin özenli çalışmaları ile felç geçiren hastaların hareketlerini doğru şekilde yapmaları sağlanabilmektedir. Anlama problemi yaşayan hastalara sözel komutları tonlama ve bazı görsel ipuçları ile sunan fizyoterapistlerimiz ile hastaların kısa sürede yürüme yetilerini yeniden kazanabilmeleri için gerekli profesyonel fizik tedavi uygulamaları gerçekleştirilebilmektedir.

 

 

YATALAK HASTA TEDAVİSİ NASIL OLMALI?

 

Yatalak hastalara sağlık tedavisi ve bakımı özel bir itina ile gerçekleştirilmesi gereken uygulamalar arasına yer almaktadır. Nitekim uzun bir süre yatağa bağımlı kalan hastalarda tıbbi literatürde dekübitus ülseri adı verilen yatak yaraları gelişme riski çok daha fazla olduğundan, bu durumda olan hastaların tedavisinde ve bakımında İzmir fizyoterapist desteğimizden yararlanmanız tavsiye edilmektedir.

Yatalak hastanın bakımında göz ardı edilen önemli tedavi uygulamaları ya da yapılan hatalar, hastalarda ciddi sağlık sorunlarının yaşanması riskini de doğurmaktadır. Bu yüzden yatalak hastaların bakımında bu alanda profesyonel hizmet veren firmamızdan gerekli desteği alabilir, yatalak hastalarınızın bakımında içiniz rahat bir şekilde tedavi yöntemlerinin olumlu sonuçlarını siz de tecrübe edebilirsiniz.

Yatalak hasta bakımı konusunda dikkat edilmesi gereken pek çok detay bulunmaktadır. Örneğin yatağa bağımlı olan hastaların yattıkları yataklardaki çarşafların kırışıklıkları bile zamanla hastaların vücutlarında ciddi yaraların meydana gelmesine neden olabilmektedir. Bu yüzden yatalak hasta bakımında kullanılan çarşafların özenli bir şekilde ütülenip temiz olacak şekilde yatağa gergince serilmesi gerekmektedir.

Yatalak hastaların bakımında en çok önem verilmesi gereken konuların başında da hastanın sık sık yerini değiştirmesi gelmektedir. Yatalak hastaların her yarım saatte bir yatak üzerindeki konumlarının değiştirilmesinde fayda vardır. Ayrıca uygun olması halinde hastaların bir süre egzersiz amacıyla hareket ettirilmesi daha etkili tedavi sonuçlarına ulaşılmasını sağlamaktadır.

Yatalak Hastanın Tedavisi Nasıl Olmalıdır?

Yatalak hastanın tedavi uygulamaları kapsamında hasta ilk etapta yüz üstü, daha sonra sol yanına, ardından sağ yanına ve son olarak da sırt üstü olacak şekilde yatmalıdır. Belirli aralıklarla değiştirilmesi gereken bu yatış pozisyonları sayesinde hastanın vücudunda zamanla meydana gelebilecek basınç da vücuda eşit bir şekilde dağıtılmış olmaktadır. Bu yapılmadığı takdirde basınç sebebiyle kanla beslenemeyen bölgelerde ciddi yaraların oluşumu meydana gelebilmektedir.

İzmir merkezli fizyoterapist uzmanlarımız tarafından gerçekleştirilen profesyonel yatalak hasta bakımı ve tedavisinde hastaların yara oluşmasına müsait olan bölgeleri yatakla temas ettirilmemektedir. Bu uygulama için özel üretilmiş hava yastıkları ve konfor veren köpükler kullanılmaktadır. Ayrıca hastanın yara oluşan bölgeleri buzla ovuşturulup yumuşak havluyla kurulanmalı ve bu işlem için de özel kurutma aygıtları kullanılabilmektedir.

Yatılı Fizik Tedavi Süreci

Yatılı hastalara fizik tedavi süreci de hastanın yaşam kalitesini yükselten birtakım uygulamalardan oluşmaktadır. İlk etapta fizik tedavi ve sağlık hizmetleri sunan firmamız doktor ekibi ile hastanın mevcut durumunu ve iyileşme sürecini değerlendirmeye aldıktan sonra hastanın yatılı fizik tedavi sürecine başlanmaktadır. Evde veya sağlık kurumumuzda alabileceğiniz bu hizmetle gerekli nakil işlemleri de yine sağlık hizmetleri sunan firmamızın profesyonel kadrosu tarafından özenli bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Bu alanda uzmanlığa sahip fizyoterapist ekibimiz tarafından gerekli ilk muayenelerin yapılması, hemşirelerin ilaç ve tedavi takibini planlaması ve bakım ekibimizin kişisel bakım işlemlerini uygulaması ile tedavi sürecinde gerekli aşamalar hızlı bir şekilde kaydedilebilmektedir.

Profesyonel Evde Sağlık Hizmetleri

Yatalak hastalara evde sağlık hizmetleri de yine alanında uzman fizyoterapist ve bakım ekibimiz tarafından büyük bir titizlilikle gerçekleştirilmektedir. Uygun hijyen koşullarında yatalak hastaların en iyi şekilde bakım ve tedavi görmesi için sağlık hizmetleri ve fizik tedavi merkezimizle iletişime geçmeniz yeterli olmaktadır.

İzmir fizyoterapist ekibimizin sağladığı profesyonel tedavi yöntemleri ile doktorlar tarafından belirlenmiş olan hastanın yatalak hasta tedavisine devam edilebilmektedir. Bu sırada tüm tedavi süreci boyunca hastanın yakınları tedavi uygulamaları ve görülen sonuçlar hakkında detaylı bir şekilde bilgilendirilmektedir.

 

FELÇ YAZI DİZİSİ 3

 

Bu zamana kadarki makalelerimizde Felç’ in nasıl bir hastalık olduğunu, meydana gelmesinde vücuttaki etkilenimlerini, risk faktörlerini, hastalığın ortada hiçbir belirti yokken nasıl gerçekleştiğini, beynin neresinde, nasıl bir etkilenim meydana gelir bunları okuduk ve biraz da olsa bu konu hakkında bilgi sahibi olduk. Bu makalemizde felç hastalarında görülebilecek bazı fonksiyon bozukluklarından ve onlara yönelik değerlendirmelerden bahsedeceğim.

Felç hastalarını değerlendiren tek bir test veya değerlendirme yoktur. Felç sonucu vücudumuzda meydana gelen değişikliklere, semptomlara uygun ayrı ayrı değerlendirme yöntemleri bulunmaktadır. Değerlendirmede en önemli nokta hastanın neye ihtiyacı olunduğunun belirlenmesidir.

Felçten sonra ya da iyileşme döneminde hastanın;

*tıbbi durumu       *hikayesi         *bilinç düzeyi

*şikayetleri, özellikle temel şikayeti   *iletişim

*algısal yeteneği    *duyu-motor fonksiyonları

*mental ve emosyonel durumu değerlendirilir.

Bu değerlendirmelerin amacı; hastanın fiziksel, fonksiyonel kapasitesini belirlemek, fonksiyon bozukluğunun nedenleri, çevresel koşullar, eşlik eden fiziksel bozukluklar ve engellerin belirlenmesiyle yapılır. Değerlendirme daima tedavi ile bağlantılı olmalı ve birlikte yürütülmelidir. Değerlendirme sadece tedavinin başında değil, tedaviye başlandıktan sonraki her ay veya iki ayda bir yapılmalı ve tedaviden alınan sonuçlar, gelişmeler düzenli olarak not edilmelidir.

Değerlendirme hastanın kapıdan içeri girmesi ile zaten başlar. Hasta tekerlekli sandalye ile mi geldi, hasta yürürken yardımcı bir cihaz (walker, baston, kanedyen vb.) kullanıyor mu, hasta desteksiz yürüyor ise denge durumu, adım atışı, yürürken ki postürü nasıl veya eğer hasta bizi yatakta karşılamış ise yatış pozisyonu, ekstremitelerinin yastıklarla desteklenip desteklenmediği, yatak içindeki mobilizasyonu (yanlara dönebilmesi, aşağı doğru kaydığında kendini yukarı yardımlı veya yardımsız çekip çekemediği), oturur pozisyona gelip gelemediği ve eğer geldiyse oturma dengesi  gibi o anda aslında değerlendirmelerimiz başlıyor.

Fizyoterapist değerlendirmesini yaparken şu parametrelere dikkat eder:

*Kişinin normal olarak nasıl hareket ettiği

*Zor bir durumda kaldığında olaya karşı tepkisi

*Hafif bir destek verildiği zaman doğru bir şekilde o hareketi yapabiliyor mu

*Hastanın iletişim problemi var mı

*Uykusuzluk ve konstipasyon (zor dışkılama, kabızlık) gibi eşlik eden problemlere dikkat edilmelidir. Çünkü bu durumlar hastanın performansını olumsuz yönde etkilemekle birlikte bizi yanlış bir değerlendirmeye götürür

*Hasta bizimle iletişim içinde iken maske yüz ifadesi, gözlerinin aşırı açık olup olmaması, konuşurken göz teması veya başını bize doğru kaldırabiliyor mu

*Hastanın kullandığı ilaçlar var mı var ise düzenli olarak kullanılıp kullanılmaması, hangi saatlerde kullanıldığı sorulup tedavi planı ilaçlara göre ayarlanır

*Hasta bulunduğu durumu tam olarak anlıyor mu, kabulleniyor mu

Fizyoterapist tüm bu değerlendirmeleri yaptıktan sonra hastanın niçin yardım istediği ve tedavi ile ilgili ne elde etmek istediğini örneğin bazen bir hasta çocuğum ben sadece kimseye bağımlı olmak istemiyorum, evde yürüyebileyim, tuvalete gidebileyim yeter benim için derken bazı hastalar eski hobilerine kavuşmak ister arkadaşlarımla kahveye gidip bir iki sohbet etmek istiyorum der. Eğer mümkün bir durumsa veya değil ise hasta bununla ilgili bilgilendirilir ve hastanın mümkün olan maksimum iyileşmesinin ne kadar olabileceği hasta ve yakınlarına söylenir.

FELÇ YAZI DİZİSİ 2

FELÇ DURUMU NASIL MEYDANA GELİR?

Günümüzde insanlarda sık sık gördüğümüz karşılaştığımız hastalıklardan biri de felçtir. Hasta yakınları veya konuşması etkilenmeyen hastalardan genelde duyduğumuz ‘Ortada hiçbir şey yoktu. Evden yürüyerek çıkmıştı o sabah ama sonra bakın bu hale geldi. Biz de neye uğradığımızı şaşırdık.’, ‘Benim babam düzenli spor yapardı, sigara kullanmazdı ne oldu böyle biz de anlamadık.’, ‘Ne tansiyonu var ne de şeker hastalığı. Sizden bizden sağlıklıydı valla. Gece bir anda yere düştü, hemen 112’yi aradık ama ne yazık ki gördüğünüz gibiyiz işte.’ ve bunlara benzer birçok hasta yakını yorumu görebilirsiniz. Gelin hep beraber felç ‘e neden olan vücudumuz da meydana gelen olayları inceleyelim;

Felç; Serebro Vasküler Olay (SVO) olarak tanımladığımız yani daha da açarsak beyin damarlarından birinin veya birkaçının beklenmedik bir anda tıkanması veya kanaması ve/veya beyni besleyen damarların patolojik bir süreç ile doğrudan tutulması sonucunda meydana gelen, kısmı veya tam felç olarak tanımlanabilir.

TROMBOLİTİK

*Tüm SVO’ ların %50 sini oluştururlar.

*Genellikle geniş çaplı (karotid ya da orta serebral arter) arterlerde görülür.

*Çoğunlukla yavaş başlar, saatler içinde ilerler.

*Daha çok gece görülür.

*Uyarıcı ataklar olabilir.

*Hastada ciddi yetersizlikler meydana gelebilir.

EMBOLİTİK

*SVO’ ların %20 sini oluştururlar.

*Birçok hastada embolinin nedeni kalpteki trombüsten (kan pıhtısı) kopan bir parçadan kaynaklanır.

*Atrial fibrilasyon (kalpteki ritim bozukluğu) önemli bir etkendir.

*Uyarıcı işaretleri yoktur, birdenbire meydana gelir.

*Genellikle distal (uç) ve küçük kortikal arterleri tutar.

*Günlük yaşam aktiviteleri etkilenmiş olur.

LAKÜNER

*SVO’ ların %25 ini oluştururlar.

*Geniş damarlarla ilişkili küçük damarları tutar.

*Uzun süreli hipertansiyon varlığında görülür.

*Bu kronik süreç aşamalı bir başlangıca veya TIA ‘ya (Geçici İskemik Atak) neden olur.

*Bu hastaların gelişimi olumludur. %85 oranında geri dönüş gözlenir.

HEMORAJİK

*SVO’ ların %10 unu oluştururlar.

*İntrakranial basınç (kafa içi basınç artışı) artışına bağlı olarak damarların duvarı bu kadar basıncı tolere edemez ve yırtılma meydana gelir. Yani beyin dokusu içinde bir kanama meydana gelir.

*İntrakranial basınç artışında gözlenen bulgular: Baş ağrısı, bulantı, kusma, bilinç bozukluğu

*Klinik tablo ani başlangıçlıdır. Buna rağmen kanama dakikalar veya saatler sürebilir.

*Hasta komadadır.

*Hastalığın seyri kötüdür. Vücudun etkilenme oranı %50 – 70’dir.